Münih'te Bir Haftasonu
- gunoral
- 22 Eyl 2019
- 3 dakikada okunur
Münih Almanya’nın güneyinde, Bavyera adı verilen bir bölgenin içerisinde küçük ve güzel bir şehir. İtalya’da Münih “Bavyera’nın Monaco’su” anlamına gelen Monaco di Baviera olarak adlandırılıyor. Almanya’da toplamda sadece iki şehir görmüş olduğumdan Almanya’nın en güzel yeri gibi bir genel değerlendirme yapamam, ancak Münih’in bugüne kadar ziyaret ettiğim en güzel yerlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten bu nedenle 5 kez ziyaret ettim, daha da gitmeyi planlıyorum.
Münih havalimanı şehirden biraz uzakta. Uçak alçalırken çevrenin yeşilliği, sonu gelmeyecek gibi görünen tarlalar, çeşitli Bavyera köylerinin sivri çatılı evleri ve düz sokakları, küçük göller ve sulama alanları gibi manzaralarla karşılaşırsınız. Havalimanı içerisinden ulaşılan S Bahn, yarı yeraltından yarı yerüstünden giden hafif metro ile ulaşılabilecek olan Hauptbahnhof, Münih’in ana tren istasyonlarından biridir. Hauptbahnhof çok karmaşık bir yerdir, burada kaybolmak kolaydır, bu nedenle dikkatli olmak ve tabelaları izlemek önemlidir. Gideceğiniz yeri bulamadığınızda information masalarına başvurmak iyi bir çözüm olacaktır.

Konaklama için özellikle şehir merkezi olan Marienplatz yakınlarını tavsiye ediyorum. Bunun en başta nedeni bira içmemenin imkansız olduğu bu şehirde kafanız iyiyken toplu ulaşım ile uğraşmadan odanıza ulaşabilmenizdir. Ancak şehir merkezinde konaklamak istemeyenler için toplu ulaşım ile şehrin her yerine ulaşılabildiğini söylemeliyim. Tren istasyonunun çevresi pek güzel görünmese de kalmak için tercih edilebilir.
Görülecek yerler
Hauptbahnhof’tan şehir merkezi olan Marienplatz’a yürüyerek 20 dakikada ulaşılabilir. Bu yürüyüş Karlplatz ve Neuhauer Sokağı üzerinden gerçekleştirilebilir, yol boyunca çeşitli mağazalar ziyaret edilebilir. Marienplatz’a geldiğinizde burayı dünyanın merkezi gibi hissedeceksiniz. Özellikle ünlü glockspiel zamanlarında (gün boyunca iki defa gerçekleşen kukla gösterisi) meydan iyice kalabalıklaşıyor. Glockspiel, Marienplatz’da bulunan hükümet binası üzerinde bulunan balkonlardaki metal kuklaların kilise çanlarıyla oluşturulan melodi eşliğinde dönerek belli bir tarihi olayı canlandırması şeklinde gerçekleşiyor (instagram’lık paylaşımlar için idealdir).

Münih’te bira turizminden bahsedilebilir. Sadece Münih’te içebileceğiniz çeşitli craft biralar, en iyisini burada deneyimleyebileceğiniz brauhaus etkinliği bunun birer parçasıdır. Genelde tadı daha şekerli olan, şerbetçiotunun bol kullanıldığı weissbier ünlüdür, ancak benim tercihim her zaman orijinal pils biradır. Mart-Nisan aylarında (artık her ay da yapıyorlar elbette-turizm işte) daha fazla alkol içeren kırmızımsı strong beer da denenebilir. Münih’in en önemli etkinliği olan Ekim ayında gerçekleştirilen dünyaca ünlü October Fest’e hiç gitmedim, ancak duyduğum kadarıyla bir yandan muhteşem bir organizasyon, bir yandan da aşırı kalabalıktan keyfin kaçtığı bir olaymış.
Yukarıda bahsettiğim brauhaus deneyimi, büyük bir salonda büyük masaların etrafına hiç tanımadığınız insanlarla oturup birlikte yiyip içtiğiniz, sohbetin yüksek sesli ve neşeli olduğu bir restoran deneyimidir. Son gittiğimde bana çok sevdiğim Hofbrauhaus bile çok kalabalık ve gürültülü gelmişti (yaşlandım mı ?). Özellikle Hofbrauhaus’ta sirke içinde bekletilmiş salam, kırmızı soğan ve bir litrelik bira ile yaptığım kahvaltı unutulmaz anılarım arasındadır. Augustiner’in Marienplatz yakınlarındaki restoranında da Hofbrauhaus gürültüsü çekilmeden çok iyi akşam yemeği yenebilir. Bira gibi et severler için de Bavyera restoranları bulunmaz nimettir.
Münih, sıcak yaz günlerinde dolup taşan bira bahçeleri ile de ünlüdür. Özellikle Viktuallenmarkt civarındakileri tavsiye ederim. Buradaki meyve sebze satıcılarından kahvaltılık malzemeler alınabilir, özellikle 50 çeşide yakın meyve satan bir stand var ki mutlaka görülmeli (adını bilmiyorum, ama standları dolaşırken görmemek imkansız). Ayrıca İngiliz Bahçesi olarak adlandırılan büyük park da özellikle güzel havalarda gezilesi yerler arasındadır. Burada nehir sörfçüleri fotoğraflık performanslar sergiler.
Münih’in benim için önemi genel olarak yeme içme faaliyetelrine yönelik oldu. Oysa yakın çevresinde bulunan çok ünlü turistik yerler de var. Disney Stüdyolarının sembolü olan şatonun esinlenildiği Neuschwanstein Şatosu bölgenin romantik rotalarından. Ben görmeye gerek duymadım ama görenler çok güzel olduğunu söylüyor.

Bölgeye dair küçük bir ayrıntı: Münih’in güneybatısında, trenle 2 saat araba ile 1 saat uzaklıkta yer alan Oberammergau adlı köyde her on yılda bir (10’lu yıllarda) Passion Play, bölgenin en ilginç turistik faaliyetelri arasında. Esas olarak ortaçağda veba salgınından korkan halkın ‘Tanrım, köyümüze vebayı uğratma, on yılda bir Passion tiyatrosunu oynayalım’ şeklinde bir adak adaması sonucu her on yılda bir İsa peygamberin çarmıha gerilişini konu alan bu gösteri düzenleniyor. Gösteride Oberammergau doğumlu olan herkes rol alıyor. Oberammergau köyü, şırıl şırıl akan deresi, az sayıda ama lezzetli restoranları ve tertemiz havası ile Alp dağlarının yanı başında iyi bir ziyaret noktası.
Comments