Güney Sicilya
- gunoral
- 7 Tem 2019
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Ağu 2019

Akdeniz’in ortasında yer alan üçgen şeklindeki Sicilya Adası, İtalya’nın en özel yerlerinden birisi. Tarih boyunca denizciler yetiştiren, bereketli toprakları ve stratejik önemdeki yeri ile önemini hiç kaybetmeyen bir ada. Trinacria, adanın hem eski ismi hem de üç kenarını temsilen üç bacaklı simgesi. Sicilya’nın diğer bir simgesi olarak kadın ve erkek başı şeklindeki seramik vazolar olan Moorish Head sayılabilir. 13.yy’da İspanya’nın Mayorka adasından gelen seramik sanatı, Arap istilası dönemindeki bir aşk hikayesi ile birleşerek bu simgeyi yaratmış. Hikayeye göre evil ve çocuklu bir Arap bir tüccara gönlünü kaptıran genç kız, adamın kendisiyle kalması için ilginç bir yöntem bulur: Adam uyurken kafasını keser ve bunu bir vazo haline getirip içine fesleğen eker. Kızın balkonunda fesleğenlerin ne güzel açtığını gören komşuları baş şeklinde vazolar yaparak bunlara bitkilerini ekmeye başlar ve olaylar gelişir.
Günümüzde adaya ulaşım kuzeydeki Palermo ya da güneydoğu tarafında yer alan Catania şehirlerindeki havaalanları ile gerçekleştirilmekte. Denizden ulaşmak için iki farklı feribot limanı ve yat sahipleri için çok çeşitli yat limanları bulunmakta.

Sicilya’da güzel bir haftasonu geçirmek için araç kiralamak şart. Elbette toplu ulaşım mevcut ve rahat, ancak Sicilya’da insanın ruhu daha bir özgürleşiyor. Çok farklı bir havası, tadı, iklimi var bu adanın. O nedenle yollara düşüp adanın derinliklerine kadar gezmek en güzeli.
Bu yazıdaki haftasonu rotası Catania merkezli. Catania, Palermo’dan sonra adanın ikinci büyük şehri. Havaalanı küçük ama genellikle kalabalık. Havaalanı içindeki araç kiralama ofislerinde gerekli kayıt işlemlerini yaptıktan sonra havaalanının yan kapısından çıkıp otobüs duraklarını geçip araç teslim noktasından aracınızı alabilirsiniz. Şehir havaalanının doğusunda, yol yaklaşık 15-20 dakika sürüyor. Araç kiralamak gezme açısından kolaylık ancak park etmek büyük sorun. Hemen tüm sokaklar asık suratlı değnekçilerle dolu. Ben aracımı sokakta da paralı park yerlerinde de bıraktım, bir sorunla karşılaşmadım. Belki de bu konuyu kafama takmadığım için şans yüzüme güldü. Park konusunu çok fazla dert edenler için şehir merkezine çok yakın olan Via Porticello caddesinden girilen park yerini öneririm. Ya da aracı kiralarken tam sigortalı olarak kiralayabilirsiniz. Yaklaşık 40 euro bir bedelle aracın başına gelebilecek camının kırılması, çarpma, lastik patlaması vb durumlara karşı kendinizi garantiye alabiliriniz. Bunun dışında park yeri olarak mutlaka mavi çizgilerin arasında kalma kuralını unutmamak gerek. Sokaklarda her yerde yol kenarlarında mavi, beyaz, sari ve kırmızı çizgiler var. Beyaz çizgi bedava park yeri anlamına geliyor. Mavi paralı park yerini, sari ve kırmızı park edilemeyecek yerleri gösteriyor.

Cuma akşamı Catania şehir merkezini gezip bir iki cafede kahve içip akşam yemeği yemek için yeterli. Şehrin ana meydanı olan Piazza del Duomo’da bulunan Fontana del Elefante, pagan ve hristiyan öğelerini bünyesinde barındıran ilginç bir yapıt. Catania Katedrali Duomo mutlaka görülmeli. Duomo’nun bahçesinde bulunan Akilleus Hamamı da görülebilir. Bu meydan özellikle sabah erken ve gün batımı aatlerinde ziyaret edilerek değişik renk ve güzellikte fotoğraflar çekilebilir. Meydana yakın bir noktada bulunan S’ant Agata Kilisesinin tepesine 4 euro ödeyerek çıkılabilir ve Catania şahri ile Etna birlikte fotoğraflanabilir.
Bu küçük şehirde çok sayıda güzel küçük restoran var. Sicilya’nın özel yemeklerinden mutlaka denemek gerekir. Benim bu konuda önereceğim mekan Via Coppola’da bulunan La Pentolaccia’dır. Ben Antep fıstıklı soslu çok güzel bir makarna yedim. Kırmızı şarabı da çok güzeldi. Alternatif olarak çok güzel bir Sicilya yemeği olan Norma denenebilir, ancak patlıcan ve domates soslu bu makarna bana çok keyif vermedi. Bunun dışında Caponata mutlaka denenmeli, kızarmış biber-patlıcan-kabaktan yapılan bu yemek çeşitli Anadolu şehirlerinde çeşitli isimlerle de bulunuyor. Yağına ekmek banıp yemek gerek. İlk gün akşamının yemek alternatiflerinden biri de elbette balık. Bir ada olan Sicilya çok çeşitli deniz ürünlerinin tüketildiği bir yer. Şehir merkezindeki Balık Pazarı cumartesi sabahı keyifle izleyip fotoğraflamak, diğer günler de çevresinde bulunan restoranlarda deniz ürünleri tatmak için çok güzel bir yer.

Cumartesi sabahı sağlam bir kahvaltı yaparak güne başlamak gerekli. Sicilya kahvaltısı Granita adı verilen taze meyveler ve buzdan yapılan bir tür sorbe ve yanında brioche adı verilen bir tür poğaçadan oluşuyor. Granita’nın özellikle bademli ve limonlu olanları çok meşhur. Kahvaltı sonrasında yolumuz The Godfather filmininden hatırlanacak Bar Vitelli’nin bulunduğu Savoca’ya doğru. Savoca’ya saat 11:30’da varacak şekilde hareket etmek yeterli olacaktır. Bar Vitelli’nin önündeki triportörlerden biriyle köyü dolaşmak, şoförünüzün çok iyi bildiği fotoğraf noktalarında birbirinden güzel fotoğraflar çekildikten sonra Bar Vitelli’ye dönüp pek zengin olmayan ancak çok lezzetli mönüsünden öğle yemeği söylemek, yemeği yerken bir anda sökün edip ortamı kalabalıklaştıracak olan onlarca araç, motor, otobüs ve turisti izlemek gerekli. Tam ortalık fazla kalabalık ve gürültülü olduğunda ise Savoca’dan ayrılıp keyifle gezmeye başlanabilir. Niyetimiz akşamı Taormina’da geçirmek. Akşam günbatımından yaklaşık 1 saat öncesine kadar dağ yollarında, portakal bahçelerinin arasında geziniz. Gördüğünüz sahipsiz portakal ağaçlarından mutlaka birer portakal koparıp tadına bakınız.

Günbatımından 1 saat önce varılan Taormina’da şehir içinde park yeri bulmak imkansız olacaktır. Bu nedenle şehrin girişinde yer alan çok katlı otoparka (Parcheggio Porta Catania) aracınızı bırakıp kısa bir yürüyüşle bu küçük ve güzel şehre ulaşabilirsiniz. Geçmiş dönemlerde film ve müzik yıldızlarının tatil noktalarından olan, çok keyifli ve biraz da pahalı bir yer Taormina. Gece yaşantısı da bir hayli hareketli. Şehrin ana caddesi olan Corso Umberto’yu dolaşıp, tam güneş batarken Teatro Antico’da olmak, buradan gün batımını izlemek ve günümüzde Avrupa’ya en yakın aktif yanardağlardan olan Etna Yanardağını fotoğraflamak gerek.
Akşam yemeği için önerim Ristorante Granduca olacaktır. Yemek sonrası Catania’ya dönülebilir, ya da Taormina’da yamaçlarda biro da kiralanarak muhteşem bir manzara ve kuş cıvıltılarıyla uyanılabilir. Bizim kaldığımız Casa la Via Del Mare çok iyiydi.
Pazar günü kahvaltıdan uçuş saatine kadar Etna’ya ayrılabilir. Biz dağları çok sevmediğimizden deniz kenarında dolaştık. Etna’nın doruğuna en yakın noktalar 2000 metreden yüksek olduğundan iyi giyinmek gerekiyor. Etna yanardağının çevresi şarabıyla ünlü. 1970’lerde İtalya’daki tüm bağlar bir tür böcek (meraklısına: phylloxera) nedeniyle zarar görmüş, sadece Etna çevresi bundan zarar görmemiş. Şarabın kalitesi üzüm bağının yaşıyla doğru orantılı olduğundan bu bölgenin şarabı çok iyi olarak görülüyor. Gerçek şu ki ben iki yıl yaşadığım Campania bölgesinin şaraplarını tercih ederim.

Taormina sonrası dağ gezisi istemeyenler için deniz kenarı rotamızda yer alan Isola Bella, adı gibi çok güzel bir yarımada. Yarımadanın tamamını dolaşmak için 10 euro ödemek gerekiyor, biz gereksiz gördüğümüzden bunu yapmadık. Ama adanın anakarayla birleştiği noktada bir süre oturup etrafı izlemek hava güzelse denize girmek gerek. Buradan itibaren geze geze deniz kenarından Catania’ya yaklaşık 2 saat sürüyor. Aracı bırakıp havalimanına gelince The Godfather’ın Bar Vitelli sahnesini tekrar izlemek gerek.
Comments